JLL'nin son Küresel Gayrimenkul Teknolojisi Anketi 2025, bina ortamlarında yapay zekanın (YZ) uygulanmasında bir artış olduğunu ortaya koyuyor: Kurumsal gayrimenkul kiracılarının %92'si halihazırda YZ çözümlerinin denemelerine başlamış durumda; bu, üç yıl öncesine göre %5'ten az olan orandan önemli bir sıçrama. Bununla birlikte, şirketlerin yalnızca %5'i girişimlerinin beklenen sonuçların çoğunu veya tamamını elde ettiğini bildirdi; bu da gayrimenkulde YZ'nin benimsenme oranı ile gerçek iş değeri dönüşümü arasında önemli bir uçurum olduğunu gösteriyor.
Başlıca Bulgular: Uygulama Benimsenmesi ve Değer Gerçekleşmesi Arasındaki Dengesizlik
JLL'nin 16 küresel pazarda ticari gayrimenkul (CRE) sektöründe 1.500'den fazla üst düzey karar vericiyi kapsayan araştırması, bina otomasyon kontrolü, enerji verimliliği optimizasyonu, iş akışı iş birliği ve iş yeri yönetimi alanlarında yapay zekanın pilot uygulamalarının sektörde yaygınlaştığını gösteriyor. Araştırmaya katılan şirketlerin neredeyse tamamı ilgili pilot programlar yürütmüş olsa ve yönetim genel olarak yapay zekayı temel rekabet gücünü artırmanın önemli bir itici gücü olarak görse de, bu projelerin olgunluk seviyesi genellikle düşük; çoğu deneysel aşamada kalıyor ve ölçeklendirilmesi zor. Şirketlerin yarısından azı önceden belirlenmiş iki ila üç hedefi başarıyla gerçekleştirdi. Uygulama ölçeği açısından, her şirket aynı anda ortalama beş farklı yapay zeka uygulama senaryosunu ilerletirken, JLL tüm ticari gayrimenkul değer zincirinde 56 farklı yapay zeka uygulama modeli belirledi.
Stratejik Değişim: Verimlilik Aracından Büyüme Motoruna Geçiş
Gayrimenkul teknolojisi bütçelerinde yapay zekanın ağırlığı sürekli artıyor; şirketlerin %87'si yapay zeka ile ilgili ihtiyaçlar nedeniyle özel yatırımlarını artırıyor. Şirket yöneticileri, yapay zeka uygulamalarının geleneksel verimlilik artırıcı araçlardan, iş büyümesini yönlendiren ve rekabet avantajlarını güçlendiren temel mekanizmalara dönüşümünü yönlendiriyor. Şirketler artık düşük riskli teknoloji denemeleriyle sınırlı kalmıyor, bunun yerine acil iş zorluklarını ele almak için yüksek değerli uygulama senaryolarına odaklanıyor.
Uygulama Engelleri: Yetersiz Kurumsal Hazırlık, Ölçeklenebilir Sonuçları Engelliyor
JLL, özellikle veri kalitesi, BT altyapısının uyarlanabilirliği ve değişim yönetimi yetenekleri olmak üzere, organizasyonel hazırlık düzeyinin, yapay zekadan ölçeklenebilir değer elde edilmesini engelleyen en önemli faktör olduğunu vurguluyor. Şu anda çoğu şirketin yapay zeka uygulamaları yüzeysel kalıyor veya algoritmik modelleri gerçek zamanlı bina işletme verileriyle etkili bir şekilde entegre etmekte zorlanıyor. Bu durum, sistemin çevresel optimizasyon ve kaynak israfının azaltılması gibi alanlardaki pratik etkinliğini doğrudan sınırlıyor. Sektör uzmanları, yalnızca akıllı bina konseptine güvenmek yerine, yapay zeka teknolojisini mevcut otomasyon sistemleriyle derinlemesine entegre etmenin genellikle eşdeğer veya daha iyi sonuçlar verdiğini belirtiyor. Bu yaklaşım, özellikle eski binalar ve farklı dönemlerden binaların bulunduğu gayrimenkul projeleri için uygundur.
Sektör Analizi: Teknoloji Ötesindeki Başlıca Başarı Faktörleri
Bu rapor, başarının yalnızca teknoloji yoluyla elde edilebileceği yanılgısını ortadan kaldırıyor: Yapay zekanın etkili bir şekilde uygulanması, özelleştirilmiş bir dijital dönüşüm yol haritası, sağlam bir veri destek platformu ve yapay zekanın günlük operasyonel süreçlere derinlemesine entegre edilebilme yeteneğini gerektiriyor. Sektör uzmanları, yapay zeka uygulamaları ile iş sonuçları arasındaki farkın, teknolojinin kendisindeki doğal kusurlardan değil, yetersiz uygulama entegrasyonundan, parçalı dağıtımdan ve net bir stratejik odak ve bilimsel performans ölçüm standartlarının eksikliğinden kaynaklandığını analiz ediyor.
Geleceğe Yönelik Beklentiler ve Eylem Önerileri
JLL ve sektör uzmanları, gayrimenkul sektöründe yapay zekanın yüksek benimsenme oranının önemli ve ölçülebilir getiriler sağlayıp sağlamayacağının belirlenmesi için önümüzdeki üç ila beş yılın kritik bir dönem olacağı konusunda hemfikir. Bu dönemde yavaş hareket eden veya harekete geçmeyen şirketler rekabet avantajlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir; buna karşılık, yüksek kaliteli veri sistemleri kurmak ve ölçeklenebilir dijital altyapı oluşturmak gibi temel yetenekleri proaktif olarak geliştiren şirketlerin yapay zeka dönüşümünde öne çıkma olasılığı daha yüksektir.
Genel olarak, gayrimenkul sektörü yapay zekâ teknolojisini hızla benimsemiş olsa da, mevcut uygulama olgunluğu hala düşük ve büyük ölçekli dağıtım birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor; bu da yalnızca birkaç projenin beklenen değerine ulaşmasına neden oluyor. Gayrimenkul sektöründe yapay zekânın başarılı bir şekilde uygulanması, yalnızca yeni teknolojilerin pilot uygulamasına değil, aynı zamanda kapsamlı stratejik planlamaya, yeterli organizasyonel hazırlığa ve tüm bina işletme sürecinde entegre bir dijital dönüşüm yoluna da bağlıdır. Önümüzdeki birkaç yıl, şirketlerin yapay zekâ uygulama vizyonları ile gerçek iş sonuçları arasındaki farkı ne ölçüde kapatacaklarını gösterecektir.
